Sıcaklığın Sürüngenlerin Cinsiyet ve Genetiği Üzerindeki Etkisi Yeni Araştırmayla Ortaya Kondu

Düzenleyen: Dmitry Drozd

Bilim dünyası, sürüngenlerin cinsiyetlerinin belirlenmesinde ve genetik yapılarının şekillenmesinde sıcaklığın kritik rolünü aydınlatan yeni araştırmaları mercek altına alıyor. Özellikle iklim değişikliğinin etkilerinin giderek daha belirgin hale geldiği günümüzde, bu bulgular türlerin geleceği açısından büyük önem taşıyor.

Son araştırmalar, kuluçka dönemindeki artan sıcaklıkların, genetik olarak erkek olan bazı sürüngenlerde cinsiyet terslenmesine yol açabildiğini gösteriyor. Merkezi sakallı ejder (Pogona vitticeps) gibi türlerde gözlemlenen bu durum, genetik cinsiyetin çevresel faktörler tarafından nasıl aşılabileceğinin çarpıcı bir örneğini sunuyor. Bu türlerde, yüksek sıcaklıklar altında büyüyen genetik erkekler, dişi özellikler kazanarak üreme yeteneğine sahip olabiliyor. Bu durum, türlerin popülasyon dinamikleri ve evrimsel süreçleri üzerinde derin etkiler yaratma potansiyeli taşıyor.

Sıcaklığın bir diğer önemli etkisi ise genetik rekombinasyon süreçlerindeki bozulmalar olarak karşımıza çıkıyor. Guibé'nin yer gekosu (Paroedura guibeae) üzerinde yapılan çalışmalar, yüksek kuluçka sıcaklıklarının, mayoz bölünme sırasında genetik materyalin yeniden düzenlenmesini sağlayan rekombinasyon sürecini aksattığını ortaya koyuyor. Bu aksama, DNA parçalanmalarına ve kromozomal yapıda değişikliklere neden olarak, türlerin genetik bütünlüğünü ve uzun vadeli adaptasyon yeteneklerini tehdit edebiliyor.

Evrimsel süreçler açısından bakıldığında, sıcaklığa bağlı cinsiyet belirleme (TSD) mekanizması, birçok sürüngen ve balık türünde yaygın olarak görülüyor. Bu mekanizma, embriyonun gelişim sıcaklığına bağlı olarak cinsiyetinin belirlenmesi anlamına geliyor. Bilim insanları, bu durumun evrimsel bir avantaj sağlayıp sağlamadığını veya sadece bir yan etki olup olmadığını araştırmaya devam ediyor. Sıcaklığın, genetik cinsiyet belirleme (GSD) sistemleriyle birlikte değerlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor, zira çevresel faktörlerin genetik yapıyı ne denli etkileyebildiği giderek daha net anlaşılıyor.

İklim değişikliği ve küresel ısınma, bu hassas dengeyi daha da bozma potansiyeli taşıyor. Artan ortalama sıcaklıklar, TSD mekanizmasına sahip türlerde dişi oranının artmasına veya tam tersine erkek oranının azalmasına neden olabiliyor. Bu dengesizlikler, popülasyonların devamlılığı için ciddi tehditler oluştururken, bazı durumlarda türlerin yok olma riskini de beraberinde getirebiliyor. Örneğin, bazı araştırmalar, iklim ısınmasının devam etmesi halinde belirli hayvan topluluklarının yok olmasının birkaç yüzyıl alabileceğini öngörüyor.

Bu araştırmalar, sürüngenlerin çevresel değişimlere karşı ne kadar hassas olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Sıcaklığın sadece cinsiyeti değil, aynı zamanda genetik materyalin bütünlüğünü de etkilemesi, bu canlıların gelecekteki hayatta kalma mücadelelerinde önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Türlerin bu zorlu koşullara nasıl adapte olacağı veya olmayacağı, gelecekteki bilimsel araştırmaların ana konularından biri olmaya devam edecek.

Kaynaklar

  • Scienmag: Latest Science and Health News

  • Heat turns wild genetic male reptiles into functional females

  • Differential intron retention in Jumonji chromatin modifier genes is implicated in reptile temperature-dependent sex determination

  • Central bearded dragons change sex when the heat is on, study shows

Bir hata veya yanlışlık buldunuz mu?

Yorumlarınızı en kısa sürede değerlendireceğiz.