Federal Rezerv'in 30 Temmuz 2025'te faiz oranlarını %4,25 ile %4,50 aralığında sabit tutma kararı, ekonomik dengenin korunması ve geleceğe yönelik stratejilerin belirlenmesi açısından önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Bu karar, yılın başından beri süregelen beş toplantıda faiz oranlarında herhangi bir değişiklik yapılmaması ile de dikkat çekiyor. Piyasaların genel beklentisi de bu yöndeydi; finansal veri firması FactSet, Fed'in faiz oranlarını sabit tutma olasılığını %96 olarak belirlemişti.
Karar, FOMC'nin (Federal Açık Piyasa Komitesi) 9'a 2 oyla alınmış olup, Yönetim Kurulu Üyeleri Michelle Bowman ve Christopher Waller'ın faiz indirimi yönündeki muhalefet oyları dikkat çekti. Bu durum, 1993'ten bu yana görülen en yüksek düzeydeki görüş ayrılığını ortaya koyuyor. Fed Başkanı Jerome Powell, karar sonrası yaptığı açıklamada, enflasyonun hala %2 hedefinin üzerinde olduğunu ve ekonominin genel olarak iyi durumda olduğunu belirtti. Powell ayrıca, ekonominin kısıtlayıcı politikaların etkisi altında olmadığını da sözlerine ekledi.
Ekonomik göstergeler açısından bakıldığında, ikinci çeyrekte ABD ekonomisi %3 oranında büyüyerek beklentileri aştı. İşgücü piyasası da güçlü seyrini koruyor. Ancak, enflasyon hala Fed'in hedeflediği %2'lik oranın üzerinde seyrediyor; Haziran ayında Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık bazda %2,7 olarak gerçekleşti.
Piyasaların karara tepkisi karışık oldu. S&P 500 ve Dow Jones endeksleri hafif düşüşler gösterirken, Nasdaq bileşik endeksi yükseliş kaydetti. Bu durum, yatırımcıların Fed'in kararına ve ekonomik belirsizliklere farklı şekillerde tepki verdiğini gösteriyor.
Ekonomistler, Fed'in bu kararının, küresel ekonomideki gelişmeler ve jeopolitik riskler göz önünde bulundurulduğunda, dikkatli bir yaklaşımın sonucu olduğunu belirtiyor. Ayrıca, kararın finansal piyasalarda istikrarın korunması ve yatırımcı güveninin sağlanması açısından da önemli olduğu vurgulanıyor.